Bu yol uzar gider ve ben biterdim
Dolaştığım caddelere yokluğum sinerdi
İstediğiniz oldu artık muradınıza erersiniz
Gençliğime beton döküp gökdelenler dikersiniz üstüne
Ben o yolda süstüm hep
zamanla dönüştüm sevimsiz bir kaktüse
Hayatlarımız tekdüzeydi her bir yerde yokuşlar
Şiirlerimiz hep güzeydi bazı şeyler varoluşsal
Fazla konuşmazdım volta atıp dururken adım yankılanırdı o kirli koğuşta
Hayatla son duruşmam, sizinle son görüşmem, benimle konuş bak anlat bana utanma,
ya da sus kelimelerden anlamam.
O yüzden susarım kendime hapsoldum özgürlüğe susadım
diyemem ki şimdi size nasıl derim ağzımda kan birikti diye
Anlatamam... ben susarım.
Hep yutarım sözlerimi bu kirli kağıtlara kusarım bir kalemle
Ve silip attım onca şeyi bir kalemde acılarım kalender
biraz zaman ver, yeniden ayağa kalkmam için
sonra dön sırtını ve git ama önce tamam de
Beynimde karanlık ve dipsiz bir uçurum
Sesim acı bir çığlık olur ciğerlerim tutuşur
Ve içimde bir çocuk ordan oraya koştururken
Ona eşlik eden türlü kuşlar uçuşur
Bu günlerde sinirlerim had safhada
Düşünmeden duramıyorum beynimde safsatalar
Susmayı tercih ederim kimseye anlatamam
Bu saatten sonra kimseye ucuzundan laf satamam
Herkes doğru bi ben yanlışım yoksa tamam
Kusursuz bir roman olsam yine de yok satamam
Beni bilen bulur beni bilen alır okur
Sayfalarıma dokun mutlu bitmez sonum
Yağan yağmur sonrası toprak kokusu gibi
Bazen sek koyulan rakının dibi
Kimi sımsıkı sarılıp yarla
aşkı harlarken
Yalnız bir içki masasında intihar eder kimi
Kimi bileklerini keser kimi umutlarını
Biri yağmurun sağanakları biri güneşin bulutlarını yaşar
Derdin sel olur taşar bazen
Saramazsın başa İlerlerken yaşam
Ve satır satır yazdığım romanlarım yarım kalır
Avucumdan akan kanların sayfalarla tanışması
Bir romanın yarım kalan kısmında karşılaşırız
Bir buket kasımpatı şimdi onu anımsatır
Sonra biter tüm hayatlar belki kalem tükenir
Umutlarımız tütün olup dudaklarda tütebilir
Uzaklarda üzebilir mevsimler hep güze gelirdi
Dedim ya bu yol uzar gider ve ben biterdim