Ey güzeller güzeli, beni sevdanla yaktın!
Görmüyor bir şey gözüm, her an hulyanla aklım!
Sen (Kabe kavseyn) şahı, ben ise azgın köle,
Sana konuk olmağı, nasıl söyler bu ş
aşkın?
Acıyıp bir bakınca, ölü kalbler dirilttin,
Sonsuz merhametine sığınıp, kapın çaldım!
İyilik kaynağısın, dermanlar deryasısın!
Bir damla lutuf et bana, derde devasız kaldım!
Herkes gelir Mekke'ye, Kabe, Safa, Merve'ye,
Ben ise senin için, dağlar tepeler aştım!
Dün gece, bir rüyada göklere değdi başım,
Kapındaki uşaklar, enseme bastı sandım!
Ey Cami hazretleri, sevgilimin bülbülü!
Şiirlerin arasından, şu beyti seçtim aldım:
(Dili aşağı sarkık, uyuz köpekler gibi,
Bir damlacık umarak, ihsan deryana vardım.)
B
aşka bir şiirinde şöyle terennüm etmektedir:
Ey günahlılar sığınağı, sana sığınmağa geldim!
Çok kabahatler işledim, sana yalvarmağa geldim!
Karanlık yerlere saptım, bataklıklara saplandım,
Doğru yolu aydınlatan, ışık kaynağına geldim!
Çıkacak bir canım kaldı, ey bütün canların canı!
Uygun olur mu söylemek, canımı fedaya geldim!
Dertlilerin tabibisin, ben ise gönül hastası,
Kalb yarama deva için, kapını çalmağa geldim!
Cömertlerin kapısına, bir şey götürmek hatadır.
Basmakla şeref verdiğin, toprağı öpmeğe geldim!
Günahlarım çok, dağ gibi, yüzüm kara, katran gibi,
Temizler elbet hepsini, ihsan deryandan bir damla,
Gerçi yüzüm gibi kara, amel defterimle geldim!
Kapına yüz sürebilsem, ey canımdan aziz canan!
Su ile olmayan işler, hasıl olur o topraktan!