Kaptan:
Bu karmaşada hüzün doluyum aynalardan çekildim.
Ömrü kendinle ettiğin kavgalarla geçiştir.
Hayat kimine oyun parkı gibi gelir paran da varsa;
Bazen kalemine düşman olur sayfalarca sevincim.
Bir yanımız eksilirken karanlıkta kumara dalmışız.
Aşık olduklarımız sanki kumbaraların avcısı.
Kin, haset ve intikamın ortasında can taşırız,
Mürekkepler olur aciz kulların tabancası.
Sonuna gelecek herşey ve gidecek önem verdiklerin
Hesap verecek hakikati çizen dünyanın dandikleri
Söyle sahte
aşka kanun kaç erkek ve kaç kız temiz
Sokaklar esiri olmuş lan kimyasal pandiklerin.
Sen ızdırapla evine ekmek götüren babanın
Yaşama sevincinden haberdar mısın?
Ve kötüye meil eden beynini hayra harcamaz mısın ki?
Kaprislerini sakla, kibirlerini topla şimdi buradan kalk git.
Nakarat x2:
Hep aynı rüyadan uyandım.
Hep aynı şeyler,
Hep aynı tuzakların ortasında kaldım.
Yangınları söndürün!
Ertuğrul Agah:
Zamanı harcamışım ezip büküp daraltmışım çemberi.
Bin türlü bahaneyle önümü kapatmışım kendime.
Cümlemiz malayani nezaretlerinde tutsak edilmiş
Gönül gözümü kapatmışım ben yine.
Bildim ki sonu yok tüm özendirdiklerinin
Beni gerçek
aşktan uzak tutana güzellik denir mi?
Gözüm görmüyorken neye hizmet ettim? Kime nispet ettik?
Çekildi perde gördüm; güzellik benimle.
Dilim varmıyor anlatmaya ki yetmiyor aklım
Seni anmadığımız hiçbir vakit geçmiyor tatlı
Ruhumu bütün zarar ziyanlardan arındıran sensin
En güzelsin hüzün korku gelmiyor akla.
Zenginin balyalarından, kafirin salyalmarından uzaktayım
Gafilin furyalarından sıkıldım artık
Üstelik küçüldüm de yaşca boyumdan büyük herkes artık
Bu sebepten kalmadı bir kaygım.
Nakarat x2:
Hep aynı rüyadan uyandım.
Hep aynı şeyler,
Hep aynı tuzakların ortasında kaldım.
Yangınları söndürün!