Nasılsın görüşmeyeli güneşim benim?
Senin için aylarca gün eşti ellerim
Tanrıdan düşen ruhlar neşelenir
Adını duyunca, unutuyor keşkelerim
Yeşilin kokusuyla parlıyor mevsimler
Sonbaharınla dökülüyor resimler
İnsanların elinde ayrılıktan cisimler
Sevgiyi unutmuş kalp bozması desenler
Gel desen yorulmam biliyorsun
Gönlümün kapakları hisli yolun
Gelmeyecek ölümsüzlüğümün sonu
Kalpler sıcakken el olamaz soğuk
Hangi soruna cevap versin doğa?
Her insan, bir insan için doğar
Sessiz kalırsan kızıyor ağaçlar
Küsünce yaprakları düşüyor avuca
Nakarat:
Tanrıdan düşsün ellerin bana
Sen olmalıydın kalbime kanan
Ömrüm gözlerinden akar, kanar
Gülüşlerin gezdirir cennetin hayat
Geçmişine benzemek ne kadar acı?
Geleceğinden geliyor bu sancı
Yargısız kalbine maruz kaldım
Kanattığın ömrümü varlığın sardı
Nefesini kaybeden kaldırımdan atladım
Ritimlerde ağlattım dağındaki karı
Fırtınalarımda geziniyor kayık
Ellerine düşen kalp mi artık kayıp?
Nasıl oldu bak kalbimde deprem
Nasıl oldu da olamadım engel?
Cambazın son gösterisi bu denge
Odalarımın kaşı çatık, derme
Beyazlığına uçuşur kelebekler
Bir günün dansını şimdi izle
Titriyor dizler, ömrümde izler
Gösterim sonunda sallanan ipler
İplerde başım, duaların kaşı
Yerdeki çorbamda kirlenmiş kaşık
Hırsız ruhlar sahnemi aşırır
Görenler son yazılara şaşırır
O ş
aşkınlıklarda alkışlar kopar
Biri çıkıp kaderimin halini sorar
Hayallerden düşeceğini bilmez tabii
Hayallere hayallerini sokanlar
Tekmelediğin bu kalp benim
Benliğimi kaybetmediğim de delil
Galaksimde binlerce yaştan delik
Deliklerden düşen yüzlerce deli
Delilerin ağzında sakız mı
aşk?
Gönlümden küçük kalır şu arş
Çitlerin arkasından bana bakıyorsun
Gözlerinden kristal gibi düşer yaş
Nakarat:
Tanrıdan düşsün ellerin bana
Sen olmalıydın kalbime kanan
Ömrüm gözlerinden akar, kanar
Gülüşlerin gezdirir cennetin hayat