Henüz doğdun ağlıyorsun geleceğini bilir gibi
Ve aldığın her nefeste heveslerin esksildiğini
Hüzün kader-i mutlak, hayat verdiklerini alır geri
Terazi şaştığında manasızdır alın teri
Sözüm sana sihir gelir bana zehirdir içiyorum
Var senin de kalp kesiğin bu sebeple dinliyorsun
Sorma onu duyduğumda pare pare dağılıyorum.
Fakat ben her düştüğümde daha bi güçlü kalkıyorum.
Şimdi her şey daha gerçek acıyla tanıştın.
Bu ayıklık uykusunda kalbine kim karıştı?
Dünya bana gurbet alem bize nispet eder,
Tebessümünü lütfet
aşk beni hayatla barıştır.
Hayatperest küçümsüyor bu zamana ihanettir,
Bilmiyor ki Azrail'den bi fazladır cinayeti.
Zevk-ü sefa sürer kimi pek çoğuna zulümdür
Hayatın en güzel yanı nihayeti ölümdür.
Ben bu derde razıyım da yare sitemkârım inan.
Bir kahvenin hatırıyla dağılsın efkârım.
Şu gönlüme aman vermez kördüğümler attı hayat.
Belki çözer prangamı gelmeyen yarın.
Gerçekleri görmek için ölmek gerek ilk baş
Bu gözlerimi kör eden bir telaşesin dünya.
İnan bana,hiçbir dostluk Ölüm kadar sahi değil,
Güneş dahi çekip gider dert bırakır yoktan.
En ihtiyar günün bugün,tüm gücünü topla,
Uğraş,et ve çalış,didin;nihayetin toprak!
Bir adın kalır geriye belki birkaç hatıra,keza;
Tepemde karabulutlar,diner mi bu fırtına?
Bıraktım akışına,battı batar bu sandal.
Çocukluktan beri inanmam mutlu sonlu masallara.
Sırıtan insanlara,yalancı lisanlara…
Niyet hayır,meyil ölüm,iyi de ya sonra?
Ya sonra diye diye yaşamayı unuttuk biz ,
Bu hayat sofrasında tüm mezemiz umuttu.
Bir fidan diktik ismi huzur,hazan gelip kuruttu
Ölümü cana süs etmişken tebessümüm lüzumsuz