Karlı Dağın yamacında ne zaman güneş doğdu bilmiyorum
Kalbimde güneş oyun oynarken
Eğriova şarkıları bunca yalnızlığı bilirken
Tüm güzellikleri yüreğimde toplayan
Kazdağı sevda şarkıları dinleyenleri bekliyor
Kazdağı'nın gizli cenneti çiçekler olunca
Ruhumu okşayan güneş hiç yalnız bırakmazdı beni
Çevremde hep Sarıkız vardı,
Ben hep onun yanındaydım
Günler belirli bir huzur için kendiliğinden hazırdı
Yanıma habersiz gidip gelen doğanın güzellikleri
Gizli cennetin şarkılarıyla coşar
Pırıl pırıl akıp giden suyun sesinde hayat
Beni kendi yüreğimde konuşurdu
Burada akan sular içimdeki kuş cennetine dökülürken
Bozcaada'dan taşınırdık hayat güneşi girip çıkardı hayatımıza
Bazı kendini bilmez insanlardan azar işitirken çiçekler gülerdi
Bazı insanların ölüm senfonisini dinlerdik
İsteksiz bakışlarla
Gökyüzünde düğün yapan martılar gibi eğlenirdik
Küçük sevgilerden büyük sevgilere koşarken
Opera şiirleri yazardık
Birbirimizi çok severdik hep
Mehtaplı gecelerde opera dinlerken
Şimdi ne zaman ihtiyarları düşünsem engellileri
Tatlı bir rüya denizinde gezmek isterdim onlarla
Eski bardaklar çam olduğu günlerde kalbime sığdırdığım hayatım
Şimdi sığmıyor ölü denizin yüreğindeki yıldızlara
Şimdi ne zaman yalnız olduğumu düşünsem
Çanakkale Boğazı benimle yalnızlık şarkısı söylüyor
Erguvan çiçekleri gibi güzel insanlar beni hiç yalnız bırakmıyor
Erguvan mahallesi engelli çocukları, ihtiyarları
Şimdi ne zaman yalnız olduğumu düşünsem
Erguvan çiçeklerinin büyücü ellerinde kemanlar
Opera şiirini yazıyor
Çok bilmiş bazı insanların kara sanatı dikiş tutarken
En çok ben üzüldüm, acı çektim kalbimin benden gizlediği şarkılar yüzünden
Yavaş yavaş sildim dizelerini sone şiirlerinin
Denenmemiş kalbimde gizli
aşkları düşünürken
Karanfiller saklambaç oynadı denizin derinliğinde
Bir senfoniden bir konçertodan bir operadan çıkıp
Her seferinde beyaz bir kelebek karlı dağın yamacında girdi hayatıma
Karlı dağın sabahında yalnızca merhaba dedi
Eski çamlar bardak olurken keman sesinde mutsuz olan dünya
Eskiden bütün
aşklarımı geri verebilirim size
Çünkü beni karınca gibi küçük gördünüz demek isterim
Ama kara bulutlar koşuyor gökyüzünde pis yağmur yağacak
Gözlerimde şemsiyem bile yok
Çıplak yüreğimle yağmurda yürümekten nefret ederim ama yine de yürüyeceğim
Engelli çocukların, ihtiyarların kederindeki beraberlik varken
Ne kadar pis yağmur yağsa opera şiirleri şemsiyem olacak
Bir zamanlar çok sevdiğim erguvan çiçekleri yıkanırken mutlu sabahlara
Eski çamların bardak oluşu yeni değil ergenli çocuklar ihtiyarlar
Her zaman yalnız
Her zaman yalnız canlı kütüphane ve ben
Çanakkale otogarında polis kaybolan bir ihtiyar ararken
Yalnızlığımdan Sakarya gibi akıp gittim
Engelliler ve ihtiyarlar için farklı bir dünya düşünürken
Her zaman kimsesizdim
Gelibolu gibi gülsüz
Ey opera sevenler
Kendini dünyanın en ünlü müzisyeni olduğunu sananlar
Yanardağlar gibi yalnız kaldınız
Yüreğinizde yanan meşaleden habersiz
Tanrı ışığını görmeden gidip geldiniz b
aşka dünyalara yalnız
Ben o kutsal ışıkla bütün
aşkları paylaşırken
Karlı dağın tepesinde ölüm marşı söylenir
Mehtaplı geceleri görmeden
Ama yine de buluşalım akşam güneşinde
Ölmeden bir opera yazacağım