Yunus Emre Şarkıları

Sitede yer alan tüm Yunus Emre şarkılarına ve şarkı sözlerine bu sayfadan ulaşabilirsiniz.

Tüm Şarkıları

Yunus Emre Kimdir?

(1241?-1321?) Hayatı hakkında kesin bilgimiz yoktur. Son araştırmalara göre 1240/41 ile 1320/21 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Şiirlerinden ve hayatı hakkında yazılıp anlatılagelen menkıbelere göre; iyi bir eğitim görmüştür. Taptuk Emre'nin dergâhına kapılanmış, orada tasavvuf terbiyesinden geçmiştir. Halkı irşad etmek amacıyla diyar diyar dolaştı. Şiirleriyle irşad görevini sürdürdü. Mevlânâ ile görüştü. Yıllar süren gurbet hayatından sonra doğduğu köye, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy'e döndü. Orada vefat etti. Sonradan burada kendisi için bir anıt mezar yapıldı. Anadolu'nun birçok yerinde kabri ya da makamı olduğu rivayetleri vardır. Yunus, Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiştir. Kullandığı Türkçe, işlediği temalar, şiirindeki sadelik ve yalınlık, onun ne denli büyük bir şair olduğunu ispat etmeye yeter. Bazı şiirlerinde aruzu da deneyen Yunus, asıl şiir kabiliyetini heceyle yazdığı ilahî, nefes ve semaî türü şiirlerinde ortaya koymuştur. Şiirleri bir çok araştırmacı tarafından derlenip toplanmış ve yayınlanmıştır. Dîvân'ının karşılaştırmalı metni Dr. Mustafa Tatçı tarafından basılmıştır.

(1241?-1321?) Hayatı hakkında kesin bilgimiz yoktur. Son araştırmalara göre 1240/41 ile 1320/21 yılları arasında yaşadığı kabul edilmektedir. Şiirlerinden ve hayatı hakkında yazılıp anlatılagelen menkıbelere göre; iyi bir eğitim görmüştür. Taptuk Emre'nin dergâhına kapılanmış, orada tasavvuf terbiyesinden geçmiştir. Halkı irşad etmek amacıyla diyar diyar dolaştı. Şiirleriyle irşad görevini sürdürdü. Mevlânâ ile görüştü. Yıllar süren gurbet hayatından sonra doğduğu köye, Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy'e döndü. Orada vefat etti. Sonradan burada kendisi için bir anıt mezar yapıldı. Anadolu'nun birçok yerinde kabri ya da makamı olduğu rivayetleri vardır. Yunus, Türk edebiyatının en büyük şairlerinden biridir. Kendisinden sonra gelen pek çok şairi etkilemiştir. Kullandığı Türkçe, işlediği temalar, şiirindeki sadelik ve yalınlık, onun ne denli büyük bir şair olduğunu ispat etmeye yeter. Bazı şiirlerinde aruzu da deneyen Yunus, asıl şiir kabiliyetini heceyle yazdığı ilahî, nefes ve semaî türü şiirlerinde ortaya koymuştur. Şiirleri bir çok araştırmacı tarafından derlenip toplanmış ve yayınlanmıştır. Dîvân'ının karşılaştırmalı metni Dr. Mustafa Tatçı tarafından basılmıştır.

GEL GÖR BENİ AŞK NEYLEDİ

Gönlüm düştü bir sevdaya gel gör beni aşk neyledi

Başımı verdim kavgaya gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana

Ne âkilem ne divâne gel gör beni aşk neyledi

Ben yürürüm ilden ile dost sorarım dilden dile

Gurbette hâlim kim bile gel gör beni aşk neyledi

Benzim sarı gözlerim yaş bağrım pâre yüreğim baş

Hâlim bilen dertli kardaş gel gör beni aşk neyledi

Gurbet ilinde yürürüm dostu düşümde görürüm

Uyanıp Mecnûn olurum gel gör beni aşk neyledi

Gâh tozarım yerler gibi gâh eserim yeller gibi

Gâh çağlarım seller gibi gel gör beni aşk neyledi

Akar sulayın çağlarım dertli ciğerim dağlarım

Şeyhim anuban ağlarım gel gör beni aşk neyledi

Ya elim al kaldır beni ya vaslına erdir beni

Çok ağlattın güldür beni gel gör beni aşk neyledi

Ben Yûnus-ı bî-çâreyim başdan ayağa yareyim

Dost ilinde avareyim gel gör beni aşk neyledi

x

YUNUS EMRE

Yunus Emre, who was a great folk poet and a sufist whose poems provided spiritual bases to Turkish people, is full of myths. It is not certain when and where he lived and died. It is reported that he was born in Bolu or Sivrihisar.

It is a popular rumor that Yunus was illiterate. It can be understood from his grammatical mistakes in his poems that he did not receive regular education. However, when you read his books, you cannot consider him as an ignorant person. His letters show that he knew a lot, and he understood very well the values and the styles of belief of his age. There are sections of his poems which cannot be easily understood in terms of language and ideas, which need explanations. However, there are many of them which are quite clear, natural, and thought-provoking.

Yunus kept his place in the memories of Turkish people with his poems, hymns, and myths, revived in their language, lived in their spirit and was shed in their tears. Yunus Emre is a great, deep and sincere folk poet. He tried to explain the unreachable excitement of Allah love to the public with his clear Turkish, and he managed. For him, everything in the nature seeks and talks about Allah.

We see a deep mystic culture in Yunus. He turned Turkish folk language into a literary language with his most beautiful works in Oghuz dialect. In his age, Persian was the literature language, and Arabic was the scientific language. Yunus Emre, gave the best expression of divine thoughts with his simple and plain language use.

The books written about Yunus, the sun of hearts, great troubadour, who said:

Benim burda kararım yok,

Ben burdan gitmeye geldim.

Bezirgâmım metaım çok

Alana satmaya geldim.

Ben gelmedim dava için

Benim işim sevgi için

Dostun evi gönüllerdir

Gönüller yapmaya geldim.

can fill libraries. He embraces the centuries in fact. Centuries talk about him, loving and beloved hearts talk about him. He is the water wheel who moans with suffrage of love:

Benim adım dertli dolap

Suyum akar yalap yalap

Böyle emreylemiş çalap

Derdim vardır inilerim.

Suyum alçaktan çekerim,

Dönüp yükseğe dökerim,

Görün ben neler çekerim

Derdim vardır inilerim.

Yunus Emre's period is a period of introversion, despair, being exhausted for Anatolia. Anatolia Seljukian State, being defeated by Mongol attacks, went totally weak because of frequent rebels of Turkmen clans, and started efforts for living their own life with their own troubles. Scarcities of years destroyed exhausted people's hopes of life. The people, gathered in groups around sheiks who suggested that real happiness was after death, and that people should head towards Allah in this temporary world. Yunus, in this atmosphere, rose as a love sun in Anatolia, gave hope to the hopeless, and became the heart and tongue of Anatolia.

Dağlar ile taşlar ile

Çağırayım Mevlâm seni

Seherlerde kuşlar ile

Çağırayım Mevlâm seni.

Mevlâsını, her yerde, her zaman çağıran Yunus, gençlik yıllarında büyük mutasavvıf Mevlâna Celâleddin'in sohbet meclislerine katılmış: Yunus, who always and everywhere called Allah, took part in conversations of great sufist Mevlana Celaleddin in his youth years and said his look of forgiveness was a mirror for his heart:

Mevlâna Hüdavendigâr bize nazar kılalı

Onun görklü nazarı gönlümüz aynasıdır,

Some rumors color Yunus Emre's life. In a day of scarcity, he went to Hacı Bektaş-ı Veli's Convent and wanted wheat. They proposed "himmet (assistance)" instead of wheat. He replied "No, I want wheat". They filled his sacks with wheat. He sobered down on the way turning back to his village. He returned and wanted "holy person's assistance". They said "your destiny is Taptuk Emre" and commended him to Taptuk Emre.

Yunus carried firewood to the Convent of Taptuk Emre for forty years. He did not take even one bowed firewood into Taptuk Convent saying even the bowed of firewood cannot enter Taptuk Convent". At last, he attained his desire, and was allowed.

He said:

Dirildik pınar olduk,

İrkildik ırmak olduk,

Aktık denize daldık,

Taştık Elhamdülillâh.

Taptuğun tapusunda,

Kul olduk kapısında,

Yunus miskin çiğ idik

Piştik Elhamdülillâh.

and started to travel around in many places and telling poems with the embers of the fire in him. From that time on, he had nothing apart from divine love in his heart. He was burning with this love, and his moans made him a troubadour. Now there was no Yunus left but love, songs of love. Yunus blew in love, Yunus fell in love in this harvest of love:

Aşkın aldı benden beni

Bana seni gerek seni

Ben yanarım dün'ü günü

Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni...

Yunus Emre is a sun of sufism who rose and set in Anatolia. In his period when Turkish was being overlooked, Yunus carried Turkish language with all its delicacies and beauties, and pioneered the troubadours after him. Yunus Emre's language is Anatolia's native language. The heart of Anatolian Turks beat with Yunus, this heart cries out in Yunus and depicts:

Gönlüm düştü bu sevdaya

Gel gör beni aşk neyledi

Başımı verdim kavgaya

Gel gör beni aşk neyledi.

Ben ağlarım yana yana

Aşk boyadı beni kana

Ne âkilim ne divâne

Gel gör beni aşk neyledi.

In his never-ending love, you hear the voice of all humanity. There is true belief in this voice, God Love, human value and the happiness of existence. He calls out to the humanity with a pure heart without evil:

Adımız miskindir bizim

Düşmanımız kindir bizim

Biz kimseye kin tutmayız

Kamu âlem birdir bize...

By saying these, he invited people to understanding and solidarity, unity and cooperation. His invitation is to "love" furnace. He called out:

Gelin tanış olalım,

İşi kolay kılalım.

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.

Yunus Emre has two known works. One is Risaletü'n-Nushiyye (Booklet of Advice) written in prosody meter, a sufist, moral and religious work. The other is his Divan, which reflects his real power in poetry. Recent investigations revealed that Yunus Emre died in 1321 when he was seventy. It is reported that there was a dervish lodge of him in the region where Porsuk water and Sakarya joined, and that he was buried there.

Although there are places shown as the grave of Yunus Emre in Erzurum in the vicinity of Tuzcu village and in a village in the vicinity of Keçiborlu town in Emre village, between Salihli and Kula districts of Manisa, the truth is that his real grave is the heart of those loving him.

UNESCO, accepted year 1971-1972 as the year of Yunus Emre in all over the world.

Biz dünyadan gider olduk

Kalanlara selâm olsun.

Bizim için hayır dua

Kılanlara selâm olsun

Ecel büke belimizi

Söyletmeye dilimizi

Hasta iken hâlimizi

Soranlara selâm olsun

Tenim ortaya açıla

Yakasız gömlek biçile

Bizi bir âsân vechile

Yuyanlara selâm olsun

Selâ verile kasdımıza

Gider olduk dostumuza

Namaz için üstümüze

Duranlara selâm olsun.

Derviş Yunus söyler sözü

Yaş dolmuştur iki gözü

Bilmeyen ne bilsin bizi

Bilenlere selâm olsun.

Kaynak: www.ozturkler.com

- - - - - - - -

Farklı bir kaynaktan derlenen biyografisi:

Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu'ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde "Yunus Emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlardan başlıcaları şöyle sıralanabilir: Eskişehir'in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman'da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta'nın Keçiborlu ilçesi civarı; Aksaray; Afyon'un Sandıklı ilçesi; Ordu'nun Ünye ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü. Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır. Bazı belgeler, Yunus Emre'nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy'de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970'li yılların başında Sarıköy'deki mezarın Yunus'a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe içine anıt dikildi. 1980'li yıllarda ise, 1350'de yapılmış olan Karaman'daki Yunus Emre Camii'nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi. Aslında bu durum, Yunus Emre'nin Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir. Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre'nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur. Mısralarında didaktik ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, "gönül kırmamak" konusuna ayrı bir önem verir ve "üstün bir değer" olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler. Bu arada Yunus Emre'yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. "Din tamam olunca doğar muhabbet" diyen Yunus, İslam'ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder. Yunus'un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçe'nin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan'da Ahmet Yesevi, Anadolu'da Yunus Emre... Yunus Emre'nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır. Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana'nın bir benzeridir. O'nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe'nin Batı'da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O'nu ihmal etmesindendir. Yunus'taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş "sevgi felsefesi"nin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus'un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi "Yaradılanı hoş gör / Yaradan'dan ötürü"dür. Yunus Emre'ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah'tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar. Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus'un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla "milli bir sanatçı"dır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi... Yunus Emre'nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar; İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir.

- - - - - - - -

-

Daha Fazla Şarkı Sözü

Şarkıya Göre

A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, Q, R, S, T, U-Ü, V, W, X, Y, Z

Şarkıcıya Göre

A, B, C-Ç, D, E, F, G, H, I-İ, J, K, L, M, N, O-Ö, P, Q, R, S, T, U-Ü, V, W, X, Y, Z

Sitemizde ücretsiz-bedava mp3 download linkleri bulunmamaktadır.
Internetten MP3 indirmek yerine sanatçıların albümlerini satın alarak onlara destek olunuz.
Siteye şarkı sözü eklemek için bizimle iletişime geçebilirsiniz...

© 2024 Şarkı Sözleri Sitesi